



Stonehenge'in çemberi bölen ve yapının girişinden geçen ekseninin yaz dönencesindeki (21 Haziran) gündoğumuna doğru konumlandırılmış olması, buna karşılık, yakındaki İrlanda'da yaklaşık olarak aynı zamanlarda inşa edilen Newgrange anıtının kış dönencesindeki (21 Aralık) gündoğumuna yöneltilmiş olması ilginçtir.





Zira bu mezarlarda, normal sayılamayacak kadar fiziki yara ve hastalıkları bulunan ceset kalıntıları teşhis edildi. Mezarlardaki dişlerin analizi sonucu, cenazelerin "yarıya yakınının" Stonehenge bölgesinde doğmuş insanlardan olmadığı anlaşıldı.
İngiliz bilim adamları, tarihi yapıya 5-6 kilometre uzaklıkta ortaya çıkarılan ve "Amesbury Okçusu'nun Mezarı" adı verilen yapıdaki bulguların ilginçliğine de dikkat çekiyor. Mezar ve buraya bırakılan eşyalar üzerinde yapılan incelemeler, bu kişinin Avrupa Alpleri'nden gelen, varlıklı ve güçlü, aynı zamanda metal işlemeyi bilen biri olduğunu işaret ediyor.
Analizlerde, Amesbury Okçusu'nun her iki dizinden de sakat olduğu ve önemli bir diş sorunu olduğu anlaşıldı. Bu da okçunun gizemli binaya şifa bulmaya geldiği tezini savunanların elini kuvvetlendiriyor. Bölgede yapılan son kazılarda, halen tarihi anıtın altında gömülü bulunan orijinal mavi taş oyuklarında 100 kadar organik materyal de gün yüzüne çıkarıldı.
Ve ilginç bir benzerlik... Rusya Federasyonu'na bağlı Başkortostan Cumhuriyeti'nde 1956 yılında ilginç bir yapı bulundu. Yapı İngiltere'nin bütün dünyanın bildiği Stonehenge'ine çok benziyordu... Uçalı vilayetinde bulunduğundan "Uçalı buluntuları" olarak adlandırılan yapı üzerinde 2004 yılından itibaren arkeolojik kazılara başlandı. Bakalım bu yapıların gizemi ne zaman çözülecek?
Yorum Gönder